Tokat’ın Reşadiye ilçesinde 1949’da dünyaya gelen 75 yaşındaki Hüseyin Özer, erken yaşta zorlu şartlar altında çalışmak zorunda kalmış.
Çobanlıkla başladığı iş hayatında yaşadığı büyük zorlukların ardından 21 yaşında İngiltere’ye giden Özer, kısa zamanda Londra’nın gastronomi alanında önde gelen isimlerinden biri oldu.
Yoklukların ardından yerleştiği Londra’da bir restoran zincirinin sahibi olup dünyaya Türk mutfağını tanıtan Özer, ilerleyen yaşına rağmen çalışmaya devam ediyor.
Özer, bu sefer de Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Turizm ve Otelcilik Meslek Yüksekokulu’nun daveti üzerine kente geldi.
Burada akademisyen ve öğrencilerle bir araya gelen Özer, gelecekteki meslektaşlarına hem hayat hikayesini anlattı hem de mesleğin inceliklerini anlattı.
Şef Hüseyin Özer, AA muhabirine, gastronomideki serüvenine açlık ve yokluktan başladığını söyledi.
Yokluk nedeniyle bir dönem yağda ekmek kavurduğunu ve çürük domatesleri pişirerek karnını doyurduğunu vurgulayan Özer, “Benim bir seçeneğim yoktu, yokluktan bu işi öğrendim. Ben okula maalesef gidemedim hayvanlarımız vardı onlara bakıyordum, o yüzden herhangi bir bilgim yoktur.” dedi.
“Başarının sırrı dürüst olmanızdan geçiyor”
Dürüst olmanın her şeyin başı olduğunu anlatan Özer, “Yemek yapmayı iyi biliyorum, servis yapmasını ve bulaşık yıkamasını da iyi biliyorum. Başarının sırrı dürüst olmanızdan geçiyor. Bunun ötesinde herhangi bir sır yoktur. Başarının en büyük düşmanı ise uyanık olmak. Para kazanabilirsin, yolunu bulursun ama adamlıktan çıkarsınız. Adamlıktan çıkınca da paranın hiçbir değeri kalmıyor zaten.” değerlendirmesini yaptı.
Yemeklerdeki lezzeti deneme yanılma yoluyla bulduğunu aktaran Özer, şöyle devam etti:
“Ben evin koca karısı gibiyim ne bulduysam ondan yemek pişirdim. Yaptığım yemekler biraz oldu olmadı derken baktım pişirdiğim yemekler bir lezzete kavuştu. Sevgi zaten çok, ben de küçük yaşta hayvanlara bakıyordum. Ben memleketten ayrılıp Ankara’ya geldim. Orada sokak çocuğu olarak büyüdüm. Daha sonra İstanbul’a geldim. Ben o zaman çok aç kaldım. Para kazanamıyordum. Kazandığım parayla bir çeyrek ekmekle işkembe çorbası içebiliyordum. Daha sonra bir pastanede işe girdim ve kazandığım parayla İngilizce kursu aldım ardından İngiltere’ye gittim.”
Özer, çok para kazanmaya başladıktan sonra memleketi Tokat’ın Reşadiye ilçesinde öğrencilere eğitim verebilmek için vakıf kurduğunu belirterek, “Burada açacağım kursta yemeğin her türlü inceliklerini öğreteceğim. Başarılı olan öğrencileri yurt dışına götüreceğim ve orada lokantalar açtıracağım. Okumadığım için halen problemliyim ben, okumuş olsaydım daha becerikli ve daha başarılı olurdum. Okumuş olmak şart.” ifadelerini kullandı.
“Öğrencilerimiz için önemli bir rol model”
EBYÜ Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Erkan Güneş de dünya çapında bir şefi okullarında ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Şef Özer’in, Türk yemeklerine lezzet katan ve Türk yemeklerini ön plana çıkaran biri olduğunu vurgulayan Güneş, “Şefimizin Türk yemeklerini ön plana çıkarması bizim için çok önemli bir husus. Öğrencilerimize yaptığı sunumun yanı sıra hayat hikayesi ile başarı sırlarından bahsetti. Öğrencilerimizin gelişimi için çok önemliydi. Kendisini sosyal medyadan yakından takip eden öğrencilerimiz için önemli bir rol model.” diye konuştu.
Okulun 2. sınıf öğrencisi Berfin Altunç ise şef Hüseyin Özer’in kendilerine bir ilham ve umut olduğunu anlattı.
“Mesleğimizle ne yapabiliriz? Önümüzde bizleri neler bekliyor? Nerelerde çalışabiliriz?” gibi akıllarındaki sorulara cevap aradıklarını dile getiren Altunç, şunları kaydetti:
“Bize bu sorularımızla ilgili bilgiler verdi. Kendisini zaten sosyal medyadan tanıyoruz. O da çok zorlu yollardan buraya gelmiş. Bu bize biraz ilham verdi açıkçası. Adımı kendisi gibi dünyaya duyurmak isterim.”